Türkçe, Almanca veya başka herhangi bir dili öğrenmek istiyorsak, o dilin dilbilgisi kurallarını yani gramer yapısını da öğrenmeliyiz Nasıl ki Türkçede isim, sıfat, zamir, fiil, edat, bağlaç, vs var, bunlar yine aynı şekilde öğreneceğimiz almanca dilinde de bulunmaktadır.
Bilimsel olarak bilindiği üzere, kendi dilinin dilbilgisi kurallarını iyi bilmeyen bir kişi, başka bir dili de doğru bir şekilde öğrenemez. Bu nedenle öncelikle kendi dilimize hakim olmalıyız ki, Almanca veya İngilizce gibi diğer bir ikinci dili kurallarına uygun bir şekilde öğrenelim. Dilbilgisi kurallarının temeline girmeden burada basitçe bazı bilgileri sizlere sunacağım.
T Ü R K Ç E |
D E U T S C H |
İSİM: Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, ad. Örnekler: Kitap, Deniz, Ağaç, Kaşık, Çim, Kapı, Demir, Ev, vb. |
Das NOMEN (SUBSTANTİV): deklinierbares Wort, das weder Pronomen noch Artikel ist. Z.B: das Buch, das Meer, der Baum, der Löffel, der Rasen, die Tür, das Eisen, das Haus, u.s.w. |
SIFAT: Bir adı, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten kelime, ön ad. Örnekler: renkli, güzel, mavi, kirli, uzun v.s. |
Das ADJEKTİV (EİGENSCHAFTSWORT): Wort, das ein Wesen oder Ding, ein Geschehen, eine Eigenschaft oder einen Umstand als mit einem bestimmten Merkmal, mit einer bestimmten Eigenschaft versehen kennzeichnet. Z.B: bunt, schön, blau, dreckig, lang u.s.w. |
ZAMİR: Kişilerin ve canlı cansız ad grubundaki varlıkların yerini tutma, onları işaret veya soru yolları ile temsil etme görevi yüklenmiş olan ad soylu kelime türü. Örnekler: Şahıs gösteren ben, sen, o, bunlar, şunlar, onlar, şahıs zamirleri, dönüşüklülük gösteren kendim, kendin, kendi, kendisi, kendimiz, kendiniz, kendileri zamirleri; bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar işaret zamirleri; biri, birisi, başkası, herkes, kimse vb. belirsizlik zamirleri; hangisi, kim, ne, neyi, neden vb. soru zamirleri gibi türleri vardır. |
Das PRONOMEN (FÜRWORT): Besitzanzeigendes, hinweisende Worte, Fürwort. Z.B: meine, unsere, euer, dieser, niemand u.s.w. |
FİİL: Bir kılışı, bir oluşu veya bir durumu anlatan; olumlu ve olumsuz şekillere girebilen kelime. Örnekler: koşmak, tutmak, büyümek, susmak, durmak, yazmak, v.b. |
Das VERB (ZEİTWORT): flektierbares Wort, das eine Tätigkeit, ein Geschehen, einen Vorgang oder einen Zustand bezeichnet. Z.B: laufen, fangen, wachsen, schweigen, stehenbleiben, schreiben, u.s.w. |
EDAT: Cümlenin kurulmasına yardımcı olan,kendi başına anlamı olmayan sözcüklere denir. Örnekler: gibi, için, ile, -den beri, -e kadar, -e doğru v.b. |
Die PRÄPOSİTİON: Allgemeine Bezeichnung für Wörter außerhalb der nominalen und verbalen Kategorien wie: Partikel, Konjunktion, Interjektion, Artikel, Präposition u.s.w. (an, auf, bei, für, wegen, zu) |
ZARF: Bir sıfattan, bir fiilden, bir fiilimsiden veya başka bir zarftan önce gelip, bu kelimelerin anlamlarını hal, zaman, yer ve nicelik bakımından kuvvetlendiren ya da belirleyen kelimeye Zarf denir. Örnekler: Çok çalışkan…., Yrın gidecekmiş, Seni epeyce bekledi v.b. |
Das ADVERB: Wort, das ein im Satz genanntes Verb, ein Substantiv, ein Adjektiv oder ein anderes Adverb seinem Umstand nach näher bestimmt; Umstandswort (z. B. abends, drüben, fatalerweise) |
BAĞLAÇ: Kendi başlarına anlamları olmayan, fakat, cümleleri veya cümle içindeki benzer sözcükleri birbirine bağlayan sözcüklerdir. Örnekler: Fakat, ve, ama, ile, örneğin, ki, v.b. |
Das BİNDEWORT (die Konjunktion): Wort, das Haupt- und Gliedsatz oder Satzglieder verbindet (z. B. und, obwohl); |